11 Şub 2022
Karanlıkta Fısıldaşanlar – Stalin Rusya’sında Özel Yaşam*
Orlando Figes[1]’in The Whisperers-Private Life in Stalin’s Russia özgün adı ile ilk defa 2007 yılında yayımlanan belgesel niteliğindeki kitabı, 2008 baskısı[2] temel alınarak Nurettin Elhüseyni tarafından Karanlıkta Fısıldaşanlar-Stalin Rusya’sında Özel Yaşam başlığı ile Türkçe’ye çevrilmiş, 2011 yılında da Yapı Kredi Yayınları tarafından 741 sayfa olarak yayımlanmıştır.
Rusya tarihinin bilhassa Stalin’in iktidarda olduğu yılların anlatıldığı kitabın temel konusu, Büyük Temizlik ya da Büyük Terör adı verilen, açık sosyalist muhalefetin mümkün olmadığı dönemde, Stalin’e ve onun rejimine muhalif olanların veya muhalif olmakla suçlananlar ile onların aile ve yakın çevresinin yaşadıklarının anlatıldığı gerçek yaşam hikâyeleri. Kitaba konu olan bu gerçekler, Stalin teröründen sağ kurtulanların sakladığı mektuplara, günlüklere, fotoğraflara, kişisel belgelere ve sözlü tanıklıklara dayanmakta olup, bununla birlikte bazı Sovyet ailelerinin kendi ailelerinden dahi yıllarca sakladıkları geçmişleri de bu çalışma ile sır olmaktan çıkmış.
Esere geniş manada konu olan veyahut haklarında en çok bilgi, belge temin edilen ailelerin soy ağaçları giriş kısmında yer almakta. Bunlar; Simonov, Laskin, Buşuyev, Golovin, Fursey-German, Golovniya-Babitski, Konstantinov, Nizovtsev-Karpitskaya, Slavin, Delibaş-Liberman aileleri. Bunların içerisinde kitapta da oldukça geniş yer bulan en önemli isim ise Konstantin Simonov.
Editör şiirimden Stalin adını
Kırpıp çıkarabilir elbette,
Ama ruhumda kalan Stalin için
Bir yararı dokunmaz bana.
Bu mısralardan anlaşılacağı üzere eksiksiz bir Stalin mümini olan Rus yazar Simonov, aslında Büyük Terör döneminin tüm nimetlerinden faydalanmış birisi. 1930’lardan başlamak üzere Stalinist rejimin tüm propagandasında önlerde yer almış, Rus Yazarlar Birliği içerisinde kendi meslektaşlarına [sonradan kendi itiraflarına göre] utanç verici davranışlarda bulunmuş. Belgesel tarzındaki kitabın ana karakterlerinden biri olma nedeni Stalin dönemindeki hareket tarzı konusunda Stalin’in ölümünden sonra pişmanlık duyması. Hatta pişmanlık duyguları kendisinden iğrenmenin sınırına varacak kadar yoğun. Simonov, bir bakıma kitapta Stalinist cephede yer alanların temsilcisi olarak kendisine yer bulmuş.
Kitabın en önemli özelliği, uzun bir uğraş sonucu elde edilen kaynakların kullanılmış olması. Kitapta, kamu arşivleri ve ailelere ait özel arşivlerden faydalanılmış. Ancak sözlü tarih bağlamında Stalin terörü mağdurları ile yapılan ve birçok sırrın sır olmaktan çıkmasını da sağlayan [kitabın hacminden de anlaşılacağı üzere] mülakatlar kitabın ana kaynağı. Görüşme yapılanlar; söz konusu dönemi bizzat yaşayan hayatının sonlarındaki mağdurlar ile onların aile ve yakın çevreleri. Bu mülakatlardan anlaşılan birçok aile özellikle çocuklarını korumak, onların Rusya’da daha iyi bir geleceğe sahip olmalarını sağlamak adına geçmişte yaşadıklarını ve Gulag kökenlerini gizlemiş. Öyle ki, kırk yıl evli oldukları hâlde birbirlerinden geçmişlerini saklayan ailelerin varlığı da ortaya çıkmış. Bu sırların kalkmasında etkisi olan iki önemli vaka var. İlki Glasnost’un etkisi, diğeri ise 1992’de baskı mağdurlarına tazminat öngören bir kararname. Ancak Glasnost’un etkisi büyük ölçüde önde gelen kentlerle sınırlı kalmış. Taşrada ise Stalin’in hayaleti varlığını devam ettirirken, bu durumu Şair Boris Slutski 1986’da şu dizeler ile yansıtmış:
Taşra kenarda ve gözden ıraktır,
Toprağı çözülmeyecek kadar donuktur,
Orada Stalin bugün bile canlıdır,
Ölmüş olsa da cesedi hâlâ sıcaktır.
Rus Devrimi ve İç Savaş üzerine çalışan Orlando Figes’in, bir sözlü tarihe dönük bu ilk kitap girişiminin temelleri kendi ifadesine göre 1980’lerin ortalarına kadar gidiyor. Sovyet tarihinin resmî anlatısına karşı bir denge unsuru olarak aile anılarına önem veren ve ana amacı bu anıların gün yüzüne çıkarılması olan çalışmada, anı sahiplerinin Figes’ten, kayda geçmesini istedikleri şey ise:
İç dünyalarındaki hasardan, geçmişlerine şekil veren kişisel ihanetlere ve kopan ilişkilere dair acılı anılardan ziyade gördükleri baskılara ilişkin olgular, tutuklanma, hapse atılma ve aklanma süreçlerinin ayrıntılarıydı.
Karanlıkta Fısıldaşanlar, kronolojik olarak sıralanmış dönemlerin adlandırıldığı ve sıralandığı öğretici ve insanlık adına hüzün verici dokuz bölümden oluşmakta. 1917’nin Çocukları (1917-28) dönemi ile başlayan ilk bölümü sırasıyla; Büyük Kopuş (1928-32), Mutluluk Arayışı (1932-36), Büyük Korku (1937-38), Terörün Kalıntıları (1938-41), Beni Bekle (1941-1945), Sıradan Stalinistler (1945-53), Dönüş (1953-1956) ve Anılar (1956-2006) bölümleri takip etmekte. Bunlar içerisinde özellikle adını Konstantin Simonov’a ait ünlü şiirden alan Beni Bekle (1941-1945) başlığının kullanıldığı bölüm, Stalin zulmüne rağmen anayurtları için Almanlara karşı insanüstü bir çaba ile savaşan insanların gerçek hikâyeleri ile dikkat çekici.
Bu sözlü tarih çalışması, dönemin Sovyetler Birliği içerisinde yer alan neredeyse tüm etnik unsurların karşı karşıya kaldıkları Stalin zulmünü de okuyucuya göstermekte. Etnik ayrımları körükleyen Sovyet Devleti, Kırım Türkleri, Çeçenler ve Volga Almanları gibi belli azınlıkları günah keçisi haline getirerek, yerel ahali tarafından hoş karşılanmadıkları bölgelere sürmüş. Sovyet toplumunda büyük ölçüde sönmüş olan anti-Semitizm yaygınlaşmış. Bunların yanı sıra, bu çalışmadan öğrenilen başka bir olgu da, insanların sosyal tabakası ne olursa olsun, kendisinin ve yakınlarının geleceklerini kurtarmak, daha iyi barınma ve yiyeceğe sahip olmak adına sözde rejim muhalifleri olarak çevrelerindeki insanları şikâyet etmeleri, onları hak etmedikleri hâlde sürgüne, kamplara ve ölüme yalan beyanlarıyla göndermeleri. Bu nedenlerle, bireysel ve aile ahlakı ile birlikte, zor zamanlarda toplumsal hayatta birlikte yaşama becerisinin mahiyeti de çalışmanın ilgi alanını oluşturmuş.
Çalışmada, Stalin iktidarında milyonlarca kişinin bir şekilde yolunun düştüğü, Aleksander Soljenitsin ve Cengiz Aytmatov’un romanlarına da konu olan, [Aytmatov’un babasının da katledildiği] Gulag olarak adlandırılan ıslah/çalışma [ölüm] kamplarının gerçekleri de oradan kurtulan kişilerin anlatımlarına dayanarak kaleme alınmış. Olağanüstü koşulların varlığı, insanlık tarihi açısından utanç verici.
İlgilenenler bilirler ki, komünist rejimin hüküm sürdüğü Rusya’yı ve Stalin’i en iyi ifade eden ve yeren yazarlardan birisi George Orwell’dir. Önce Hayvan Çiftliği’nde mizahî bir üslup ile hayvan figürlerini kullanarak, gerçeklerin nasıl çarpıtılarak kendi amaçlarına ve propagandalarına uygun bir şekilde kullanıldığını aktarmış, 1984 adlı eserinde ise aynı yergileri daha gerçekçi ve ciddi bir dil ile devam ettirerek, bireylerin duygu, düşünce ve hareketlerinin totaliter yöneticiler tarafından kontrol edilme eğilimini yazmıştı. Orwell’in roman türü ile anlattığı tüm bu kurguların gerçek hâli Orlando Figes’in yaptığı bu çalışma ile açığa çıkmış.
Stalin dönemine ait olan tutuklamalar ve sözde yargılamalar, Gulag kölelikleri, cinayetler, kaybolan insanları anlatan birçok eser yayımlandı. Karanlıkta Fısıldaşanlar bunlardan farklı olarak Stalin tiranlığı altında yaşayan sıradan Sovyet vatandaşlarının iç dünyasına daha önce yapılmamış ölçüde ışık tutuyor, kişisel ve ailevi yaşam üzerindeki etkisini de muazzam bir şekilde derinlemesine irdeliyor.
____________________
* Orlando Figes, Nurettin Elhüseyni (çev.), İstanbul, YKY, 2011, 741 sayfa, ISBN: 978-975-0819-02-5
[1] Orlando Figes (d. 1959, Londra) Londra Üniversitesi, Birbeck Koleji’nde tarih profesörü. Cambridge Üniversitesi Tarih Bölümü’nü bitiren Figes, aynı üniversitede tarih dersleri verdi. A People’s Tragedy: The Russian Revolution 1891-1924 isimli eseriyle 1997 yılında Wolfson Tarih Ödülü’nü, WH Smith Edebiyat Ödülü’nü, Longman’ın Günümüzde Tarih Yılın Kitabı Ödülü’nü, NCR Kitap Ödülü’nü ve Los Angeles Times Kitap Ödülü’nü kazandı. Natasha’s Dance. A Cultural History of Russia, Samuel Johnson ve Duff Cooper ödüllerine aday oldu. Rusya tarihi üzerine çalışmalarıyla tanınan ve Rusya’daki sözlü tarih çalışmalarının gelişmesine önemli katkılarda bulunan Figes’in kitapları: Peasant Russia, Civil War (1989), A People’s Tragedy: Russian revolution 1891-1924 (1996), Interpreting the Russian Revolution: The Language and Symbols of 1917 (Boris Kolonitskiy ile 1999), Natasha’s Dance. A Cultural History of Russia (2002), The Whisperers: Private Life in Stalin’s Russia (2007), Crimea: The Last Crusade (2010), Revolutionary Russia, 1891-1991 (2014). Bkz: http://www.orlandofiges.co.uk; yazarın Karanlıkta Fısıldaşanlar-Stalin Rusya’sında Özel Yaşam adlı eserinden başka Türkçeye çevrilmiş diğer eserleri ise Kırım-Son Haçlı Seferi (2012-YKY), Haberini Alayım, Yeter-Gerçek Bir Gulag Aşk Hikâyesi (2013-YKY), Nataşa’nın Dansı-Rusya’nın Kültürel Tarihi (2018-YKY)dir. Bkz: http://kitap.ykykultur.com.tr/ yazarlar/orlando-figes
[2] Penguin Books.